Kuran'ın beni ikna etmesindeki en büyük sebeplerden biriside şu sanırım.
Var etttiği dünya ve insanın etkileşimiyle birlikte en önemli sıralı olanlardan biriside insanın insanla olan iletişimi dediğimiz sosyal hayatındaki duruşu, davranışı gerekse karşı cinsle olan mesafe düzeyinin ne yönde olması gerektiğini bizlere öğretmesi.
Saatlerce dinlediğim birçok aile psikiyatristi, erkeğin yapısından, kadının duygusuna, çocuk sahibi olmaları sonrasında beraberliğin devamlılığının nasıl olabileceği hakkında konuşup konuşup sonunda kesin bir tedavi sunulması olamamakla birlikte ciddi kafa karışıklığı ve bunaltı vermesi insanoğlunun sadece kendi düşüncesi ile bir yere varamadığını öyle açık göstermekteydi.
Adete bir mesaj.
Oysa düzeni kuran nasıl olması gerektiğini çoktan bizlere anlatmıştı bile.
İki tarafı inceliyorum
Birinci kısım; Burası vahyi ele almadan bir açıklama getirerek.Kadın ve erkeğin kimseye ihtiyaç duymadan belli sınırlar çizilmeden bilaperva konuşup,yaklaşılıp,birbirlerinden olan beklentileri karşılamakla birlikte mutlu olup birbirlerini mutlu etmeleri.
Her şey çok güzel, gönülde kelebekler, erkek için beğenilen bir kadın vücudu,kadın için geliri iyi bir adam.
Aaa tabi ki kimse ne vücudu, ne de parası için biriyle evlenmez.
Birbirlerine olan aşırı sevgi, içlerinde olan şehvet ve aşk okyanusu.
Hangimiz bunlar olmadan biriyle hayatını birleştirmek ister ki ,diymi?.
tamda herşey güzelken evlenilir.
ilk aylar, ilk seneler herşey çok güzeldir.iyiki iyiki denilir.Birde çocuk oldumu? tamamdır.
Artık tam bir aile,ama bir terslik oluyordu sanki, zaman ilerledikçe neden sevgi azalıp eski iltifatlar alınamıyordu? erkek tarafından.
Ekseriyetle görülmesede kadınlarda neden eski bakış kalmıyordu eşine,artık ne kadın kendisini değerli hissediyordu ne erkek,onları birbirlerine bağlayan tek şey ortadaki çocuklarımıydı artık.
Birbirlerine söyleyemeselerde bazı kere akıllarına eski flörtleri gelmesi,ya da çalıştığı yerdeki farklı birine karşı bir, iki his esintisi hissetmesi,Aile huzursuzluğuyla birlikte, birbirlerinden sıkılması.
Neden ama, neden böyle oluyor? dedirttiriyordu.
Sonuç ne diyecekseniz kırılmış bir kadın,kafası karışık bir erkek kalıyor aynı çatı altında.
Dinlediğim bir takım kişilerin bu olaylara yorumuna gelince belli bir süre sonra kişinin başka bir ten istediği gibi aldatmak ve aldatılmak gibi olay örgülerini dahi, bizlere doğal bir süreçmiş gibi anlatmaya çalışması ise tam bir skandal,eğer doğal ve olay sürecinin gerçektende böyle olması gerekiyorsa kişilerin üzülmeyip mutlu olmaları gerekmezmiydi?
İkinci kısım:Burada bir dini öğreti ve vahiy söz konusu,haramlığı öğrenilmiş daha önce kimseyle flört edilmemiştir.Belki bir aracı, belki bir tanıdık veya bir rastlantı sonucu görüşüldüğünde ciddi olunup sınırlar dahilinde konuşulup beğenilip evlenilir.
Birçok beklenti evlilik sonrasına saklanmıştır tabi .
Bununla birlikte yine bir nevi aynı serüven aşk, mubabbet, sevgi herşey burada da çok güzel.
ilk aylar ilk seneler doğan bir bebek neşesiyle devam eden hayat derken.
Burada da bir alışma söz konusu oluyor.
Muhabbet ve sevginin dozu azalıyor ama hiç bitmiyordu.o his ve duygular belki tek düze olmaya başlıyordu ama sadakat doğuyordu.
İkisinde de başkasına karşı ne bir his esintisi oluyor ne de eski bir geçmiş kıyası yapılamıyordu.
Sonuç;Düşülsede daha kolay kalkılabilen birbirlerine sadakat ve merhameti olan iki eş kalıyordu bir çatı altında.
peki aradaki fark neydi? onların sonunu böyle farklı kılan sebep neydi?
Dünyanın en güzel kadını veya en yakışıklı erkeği olmak değildi mesela.
Sanırım bu işin sırrı herşeyi bilene danışmaktı,algoritmayı yazan zatın sözünü dinlemekti.
Tesettürde olan kızın kendisini başka bakışlardan koruması,erkeğin haramlara gözlerini yumması onların birbirlerine baktıklarında akıllarına gelecek bir kıyasın olmamasını sağlıyordu çünkü.
İşte kitli kapının anahtarı diyorum buna.
Kanaatimce ufak görünen ama çığır açan bir sistem işlerdi bu şekilde olunabilseydi.
Sağlıklı ebevynler ve sağlıklı çocuklar kazanabilmiş olurduk.
⦁ Din ve getirdiği öğretilerin vereceği mutluluk ve saadetin sadece ahirette karşılığı olacağını sanmak gibi bir hüsran içine girmekten sana sığınırım.
Var etttiği dünya ve insanın etkileşimiyle birlikte en önemli sıralı olanlardan biriside insanın insanla olan iletişimi dediğimiz sosyal hayatındaki duruşu, davranışı gerekse karşı cinsle olan mesafe düzeyinin ne yönde olması gerektiğini bizlere öğretmesi.
Saatlerce dinlediğim birçok aile psikiyatristi, erkeğin yapısından, kadının duygusuna, çocuk sahibi olmaları sonrasında beraberliğin devamlılığının nasıl olabileceği hakkında konuşup konuşup sonunda kesin bir tedavi sunulması olamamakla birlikte ciddi kafa karışıklığı ve bunaltı vermesi insanoğlunun sadece kendi düşüncesi ile bir yere varamadığını öyle açık göstermekteydi.
Adete bir mesaj.
Oysa düzeni kuran nasıl olması gerektiğini çoktan bizlere anlatmıştı bile.
İki tarafı inceliyorum
Birinci kısım; Burası vahyi ele almadan bir açıklama getirerek.Kadın ve erkeğin kimseye ihtiyaç duymadan belli sınırlar çizilmeden bilaperva konuşup,yaklaşılıp,birbirlerinden olan beklentileri karşılamakla birlikte mutlu olup birbirlerini mutlu etmeleri.
Her şey çok güzel, gönülde kelebekler, erkek için beğenilen bir kadın vücudu,kadın için geliri iyi bir adam.
Aaa tabi ki kimse ne vücudu, ne de parası için biriyle evlenmez.
Birbirlerine olan aşırı sevgi, içlerinde olan şehvet ve aşk okyanusu.
Hangimiz bunlar olmadan biriyle hayatını birleştirmek ister ki ,diymi?.
tamda herşey güzelken evlenilir.
ilk aylar, ilk seneler herşey çok güzeldir.iyiki iyiki denilir.Birde çocuk oldumu? tamamdır.
Artık tam bir aile,ama bir terslik oluyordu sanki, zaman ilerledikçe neden sevgi azalıp eski iltifatlar alınamıyordu? erkek tarafından.
Ekseriyetle görülmesede kadınlarda neden eski bakış kalmıyordu eşine,artık ne kadın kendisini değerli hissediyordu ne erkek,onları birbirlerine bağlayan tek şey ortadaki çocuklarımıydı artık.
Birbirlerine söyleyemeselerde bazı kere akıllarına eski flörtleri gelmesi,ya da çalıştığı yerdeki farklı birine karşı bir, iki his esintisi hissetmesi,Aile huzursuzluğuyla birlikte, birbirlerinden sıkılması.
Neden ama, neden böyle oluyor? dedirttiriyordu.
Sonuç ne diyecekseniz kırılmış bir kadın,kafası karışık bir erkek kalıyor aynı çatı altında.
Dinlediğim bir takım kişilerin bu olaylara yorumuna gelince belli bir süre sonra kişinin başka bir ten istediği gibi aldatmak ve aldatılmak gibi olay örgülerini dahi, bizlere doğal bir süreçmiş gibi anlatmaya çalışması ise tam bir skandal,eğer doğal ve olay sürecinin gerçektende böyle olması gerekiyorsa kişilerin üzülmeyip mutlu olmaları gerekmezmiydi?
İkinci kısım:Burada bir dini öğreti ve vahiy söz konusu,haramlığı öğrenilmiş daha önce kimseyle flört edilmemiştir.Belki bir aracı, belki bir tanıdık veya bir rastlantı sonucu görüşüldüğünde ciddi olunup sınırlar dahilinde konuşulup beğenilip evlenilir.
Birçok beklenti evlilik sonrasına saklanmıştır tabi .
Bununla birlikte yine bir nevi aynı serüven aşk, mubabbet, sevgi herşey burada da çok güzel.
ilk aylar ilk seneler doğan bir bebek neşesiyle devam eden hayat derken.
Burada da bir alışma söz konusu oluyor.
Muhabbet ve sevginin dozu azalıyor ama hiç bitmiyordu.o his ve duygular belki tek düze olmaya başlıyordu ama sadakat doğuyordu.
İkisinde de başkasına karşı ne bir his esintisi oluyor ne de eski bir geçmiş kıyası yapılamıyordu.
Sonuç;Düşülsede daha kolay kalkılabilen birbirlerine sadakat ve merhameti olan iki eş kalıyordu bir çatı altında.
peki aradaki fark neydi? onların sonunu böyle farklı kılan sebep neydi?
Dünyanın en güzel kadını veya en yakışıklı erkeği olmak değildi mesela.
Sanırım bu işin sırrı herşeyi bilene danışmaktı,algoritmayı yazan zatın sözünü dinlemekti.
Tesettürde olan kızın kendisini başka bakışlardan koruması,erkeğin haramlara gözlerini yumması onların birbirlerine baktıklarında akıllarına gelecek bir kıyasın olmamasını sağlıyordu çünkü.
İşte kitli kapının anahtarı diyorum buna.
Kanaatimce ufak görünen ama çığır açan bir sistem işlerdi bu şekilde olunabilseydi.
Sağlıklı ebevynler ve sağlıklı çocuklar kazanabilmiş olurduk.
⦁ Din ve getirdiği öğretilerin vereceği mutluluk ve saadetin sadece ahirette karşılığı olacağını sanmak gibi bir hüsran içine girmekten sana sığınırım.