Evet arkadaşlar. Her yazar kendine dair bir çocukluk anısını anlatsın. Kendimden başlarsam birinci sınıfa yeni başlamış okuma yazmayı sökmüştüm. O esnada çocuk kitapları satmaya gelen bir kitapçıyı arkadaşım Ahmet Can ile birlikte gördük. Yanıma harçlık verilmiyordu onun yerine ekmek arası ve suyumu koyup gönderiyordu annem. Dolayısıyla kitap alacak param yoktu. Ahmet Can öyle bir çocuktu ki kendisine ne alırsa istisnasız sana da alır. Kendisine 0.7 uç aldığında bana da almış. Dedim ki ama benim uçlu kalemim yok ki bunu nerde kullanacağım. Olsun sende de olsun demişti. Güzel çocuktu vesselam. Kitapçıya beni de sokmuş ve hediye olarak bana 16 sayfalık bir Kanuni Sultan Süleyman hayatını anlatan çocuk kitabı hediye etmişti. Nasıl okuyup etkisinde kaldığımı bir ben bilirim. Tarih nasıl güzel bir şeydi. Nasıl heyecanlanmıştım. O kadar ki yedi yaşında bir çocuk olarak o kitabı okuduğum gece rüyamda Kanuni Sultan Süleyman'ın yanında at binerek Belgrat'ı fethetmiştik. O da bana kitaptaki konuşma tarzı ile tiz buraya cami dikile demişti. Öyle bir ateşin fitilini yakmıştı ki bu küçücük olay, bundan yıllar sonra alanında uzman kendini geliştirmiş ve okulunu dereceyle bitirmiş bir Tarihçi olmama yol açtı. Ülke şartları gereği öz mesleğimi icra edemesem de gittiğim yoldan hiç pişman olmadım. Selam olsun sana Ahmet Can. Nelere yol açtığını kendin bile bilmiyorsun :)