Norveç ile kuzey kutbu arasında yer alan Norveç'e bağlı bir takımada. Svalbard'ta "Dikkat kutup ayısı çıkabilir" tarzında uyarı levhaları var çünkü adada yaşayan kutup ayısı sayısı insan sayısından çok daha fazla. Bu yüzden insanlar evden çıkarken silahlarını da yanlarına alıyorlar. Yerleşim yeri dışına çıkmak için ise özel izin gerekiyor ve herhangi bir kutup ayısı saldırısına karşı silahlı korumalar size eşlik ediyor. Fakat kutup ayılarına zarar vermekten çok onları korkutmakla yetiniyorlar. Hatta adanın resmi sitesinde orayı ziyaret etmek isteyen turistler için "Burada hayvanları rahatsız edemezsiniz. Unutmayın ki misafir olan sizlersiniz." uyarısına bile yer vermişler.
Ada çok soğuk olması nedeniyle tarım ve hayvancılık için elverişsiz. Svalbard'ta doğmak ve ölmek yasak. Bu yüzden hamile kadınlar da, ağır hastalar da son aylarını ada dışarısında geçiriyorlar. Çünkü yerel hastanenin doğum ünitesi yok ve ada ikliminden ötürü defin işlemine uygun değil. Hatta cesetler bozulmadan kalıyor. Ağır bir hastalığınız yoksa ve pat diye ölürseniz cenazeniz bekletilir ve ilk fırsatta ada dışına gönderilir.
Burayı cazip kılan iki şey var. Birincisi kıyamet ambarı projesi. İkincisi ise eşsiz kuzey ışıklarının en iyi görülebildiği bir yer olması ve yine ikliminden ötürü canlı yapının bozulmaması nedeniyle büyük bir fosil kaynağı bulundurması. Hatta öyle ki bulduğunuz fosili istediğiniz gibi evinize götürebiliyorsunuz ve kimse size bir şey demiyor. Ama adaya ulaşım çok pahalı olduğu için zengin olmak gibi bir ön şart var.
Kıyamet ambarı ise yerin 120 metre altında olan ve içerisinde milyonlarca tohum bulunduran bir yer. Bu projeyle olası bir felakette kaybedilecek türlerin tekrar yaşatılması için dünya üzerinde bulunan tüm tohumların saklanması amaçlanıyor.
Ada çok soğuk olması nedeniyle tarım ve hayvancılık için elverişsiz. Svalbard'ta doğmak ve ölmek yasak. Bu yüzden hamile kadınlar da, ağır hastalar da son aylarını ada dışarısında geçiriyorlar. Çünkü yerel hastanenin doğum ünitesi yok ve ada ikliminden ötürü defin işlemine uygun değil. Hatta cesetler bozulmadan kalıyor. Ağır bir hastalığınız yoksa ve pat diye ölürseniz cenazeniz bekletilir ve ilk fırsatta ada dışına gönderilir.
Burayı cazip kılan iki şey var. Birincisi kıyamet ambarı projesi. İkincisi ise eşsiz kuzey ışıklarının en iyi görülebildiği bir yer olması ve yine ikliminden ötürü canlı yapının bozulmaması nedeniyle büyük bir fosil kaynağı bulundurması. Hatta öyle ki bulduğunuz fosili istediğiniz gibi evinize götürebiliyorsunuz ve kimse size bir şey demiyor. Ama adaya ulaşım çok pahalı olduğu için zengin olmak gibi bir ön şart var.
Kıyamet ambarı ise yerin 120 metre altında olan ve içerisinde milyonlarca tohum bulunduran bir yer. Bu projeyle olası bir felakette kaybedilecek türlerin tekrar yaşatılması için dünya üzerinde bulunan tüm tohumların saklanması amaçlanıyor.