Olması gerekendir. Eski zamanda ihtiyaç olan bir iş, günümüz şartlarında bir gelenek haline gelebilir. Teknoloji çağında bıdı bıdı diyen yazarlar, galiba insanların bunu bilmediğini düşünüyor olacak ki, akıl vermeye çalışıyorlar. Bak güzel kardeşim, davul burada temsil. Bir bez parçası nasıl üzerine işlenen bir ay yıldızla değer kazanıyorsa, bi parça pamuktan kağıtla nasıl eşya alabiliyorsan bu da öyle. Modern çağda artık insanların simgelerin temsil ettiği değerleri ve bunun sosyolojik boyutlarını anlamaları gerekirken hala modern bir bağnazlığa sürüklenmeleri de işin komik tarafı. Yanlış anlamayın bu dediklerim, kendi kültürlerine burun kıvırıp, happy halloween diye yüzlerini boyayıp amerikan şirinlikleri yapan insanlara.
Kültür sonlandırılmaz ama zamanla değişime uğrayabilir. Bu aslında çağın gerekliliğiyle hareket edip işleri daha kolaylaştırmak için gözükse de bazen farklı görüntüler de ortaya çıkarır.
Benim de bu kültür - davul çatışmasıyla ilgili bir anım mevcut. Üniversitede ramazan ayını ilk defa Konya'da geçireceğim bir yıldı. Öğrenci evinde otururken dışarıdan gelen davul sesime kulağım takıldı. Sorun şu ki davul sesi çok hızlı uzaklaşıyordu. Bir davulcu bu kadar hızlı uzaklaşamaz deyip ertesi gün cama çıktım. Davulcu, motosiklete ters oturup davul calarken arkadasi motoru sürüyordu. Bunun bir de arabalı versiyonu da mevcut tabi. Şuan çoğu yerde artık böyle (modern) davulcular görsek te o gün bu olay beni şaşırtmıştı.
Değişim demişken, şimdi modern çalar saatçiler bunu da yanlış anlayıp frambuazlı tulumba tatlısı yapmasın.