menu search
brightness_auto
more_vert
Yunan felsefesinin belki de anlaşılması en güç olan filozofundan bahsediyorum. Günümüze fragmanlar halinde ulaşan Doğa Üzerine adlı eserinde gizemli bir üslup ve bilmece gibi bir dil kullanmasından ötürü alıyor bu lakabı da. Aklınızda bir isim belirmedi mi? Felsefede klasik bir deyiş haline gelerek pantarei diye özetlenen görüşünü söylesem cevabı hemen yapıştırırsınız aslında. "Her şey akar!" Evet, evet! Herakleitos.

Öyle ki bu karanlık adam halleri Lirik şair Skythinos'un dizelerine bile konu olmuştur:
"Bu kadar acele etme sakın Ephesoslu Herakleitos'un kitabını bitireceğim diye,
Çıkacağın yol öyle dik ki! Kasvetli, zerre ışık yok!
Ama bir eren kılavuz oldu mu sana, aydınlanır bir anda,
Güneş ışığı bile hiç kalır yanında!"

Herakleitos düşüncelerini açık açık söylemez ama onları gizlemez de; sadece kendisini takip edebilmeleri için birtakım işaretler gösterir. İnsanlarla arasına kaldıramayacakları ama rüzgarda uçuştukça zaman zaman ardını görebilecekleri bir perde koyar. İşte buradan gelir Herakleitos'un gizemi. 

Lidya krallığının yıkılmasının ardından Anadolu topraklarının Perslerin egemenliği altına girdiği, Anadolu Yunanlarının onlara karşı direndiği fakat yeterli destek göremedikleri için bu direnişin hezimetle bittiği, Efes'in, Miletos'un ve birçok İyonya şehrinin yakılıp küle çevrildiği savaş yıllarında yaşamıştır Herakleitos, belki de bu yüzden onun zihni içinde bulunduğu kargaşanın farklı bir tezahürü olarak değerlendirilmelidir.

Tüm bu gizeminin yanı sıra gayet anlaşılır konuştuğu da olmuştur fakat öyle şeyler söylemiştir ki, "Keşke anlamasaydık!" diye düşündürtmüştür duyanlara. 
"Efeslilere en yakışan hareket, şehirdeki yetişkinlerin kendilerini asması ve bu şehri yetişkin olmayanlara bırakmasıdır."

Tam bir aristokrasi yanlısı olan Herakleitos'un hedefinde sadece demokratik Efesliler yoktur. Duyularının ötesine geçemeyen, aklın sesine kulak veremeyen, tanrılara tapınırken kendilerinden geçen, yığınlar olarak tarif ettiği kalabalıklar da hedefindedir. "Köpekler tanımadıkları kimselere havlar." ve "Eşekler samanı altına tercih eder." gibi ağır sözlerle yerden yere vurur hepsini.

Herakleitos'u karanlık olduğu kadar aydınlık yapan bir şey varsa o da arkhesidir. Herakleitos, diğer doğa filozofları gibi evrenin ana ilkesinin bir madde olduğunu açıkça belirtmez, daha ziyade ana ilkeden bir süreçmiş gibi bahseder. Ateş olarak belirlediği ilk ilkesini öyle derin bir dille anlatmıştır ki Herakleitos yorumcuları onun ateş ile aslında enerjiyi kastettiğini söylemişlerdir. Hatta günümüzde "Acaba Herakleitos milattan önceki yıllardan, çağımızın en popüler kuantum fiziği terimlerinden biri olan Karanlık Madde'ye mi atıfta bulunmuştu?" diye düşünenler bile vardır. 

Herakleitos'un süreci, oluş ve bozuluşu kapsar. Ona göre varlığın kendisi bir süreçtir. Ateşi kullanarak varlığı oluşa indirger yani. İşte bu yüzden onun arkhesi, diğer doğa filozoflarından çok daha farklı bir bakış açısı içerir. Oluş ve bozuluş... Birbirine karşıt olan bu iki kavramdan bahsetmişken Herakleitos'un karşıtlık görüşüne değinmeden olmaz. Herakleitos kendinden önceki düşünürlere nazaran burada da suyu bir miktar bulandırır. Eh, Herakleitos'tan bahsediyoruz. Olsun o kadar.

Herakleitos'a göre olumlu-olumsuz, bilinen-bilinmeyen, erkek-dişi, genç-ihtiyar gibi birbiriyle uzlaşmaz olan bu kavramlar bir araya gelerek harmonia, yani uyumu oluşturur. Ona göre evren karşıt olanların mücadelesinden doğan bir uyumdur. Geldik mi elektron-pozitron olayına... Bu size de ünlü bir sözü hatırlatmadı mı? "Her şey zıddıyla kaimdir." İşte bu sözün temelleri tâ millattan önceki yılların Herakleitos'una dayanır. 

İşi burada bırakmakla kalmayıp şöyle devam eder. Madem her şey zıddıyla kaim, o halde her şey aynı şey! Tam olarak böyle söylemez tabii, şöyle söyler: 
"Yaşamakla ölmek bir ve aynı şeydir; uyanıkla uyuyan, gençle ihtiyar da keza birdir, çünkü ilki değişince ikincisi olur; ikincisi değişince birincisi olur; inen ve çıkan yol bir ve aynıdır." Buraya Hz. Ali'ye atfedilen bir sözü de sırf yazarken aklıma geldiği için bırakıp devam edeyim. "İlim bir nokta idi; cahiller onu çoğalttı."

Karşıtlık görüşünü uyuma, uyumu da sürece sıkı sıkı bağlayan Herakleitos, çoğu insan tarafından sadece "Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz!" olarak bilinen, uzun haliyle ise şu şekilde olan o meşhur sözü söylemiştir.  "Aynı nehre girenlerin üstünden her an yeni sular akar, ya da aynı nehre adım atarız ve giremeyiz; biziz, biz değiliz!" 

Şimdi sen söyle Descartes...
Değişiyoruz, o halde var mıyız?
thumb_up_off_alt 5 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme

1 cevap

more_vert
David Hume kuşkusuz. Nedensellik ilkesini yıkarak kuantum fiziğinin geliştirilmesine esin kaynağı olmuştur.
Karanlık yönü Agnostik mi, Ateist mi anlayamazsınız.
thumb_up_off_alt 0 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme

Bunlara da göz atabilirsin

thumb_up_off_alt 0 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme
4 cevap
thumb_up_off_alt 2 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme
0 cevap
thumb_up_off_alt 2 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme
0 cevap
thumb_up_off_alt 0 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme
1 cevap
thumb_up_off_alt 0 beğenilme thumb_down_off_alt 0 beğenilmeme
0 cevap
...